1.Karagöz: Deriden kesilen ve “tasvir” denilen insan, hayvan, eşya vb. şekillerin, arkadan ışıklandırılmış beyaz bir perde üzerine yansıtılması temeline dayanan “gölge oyunu”dur (hayal-i zili)
Gölge oyunlarının geçmişi MÖ 2. yy.a kadar gider. Çinlilerin bu oyunu icat ettikleri söylenir. Bizdeki söylentiler çok çeşitlidir. En yaygını, Karagöz ve Hacivat adlı işçilerin Sultan Orhan zamanında yaşadıkları, bir cami inşaatında çalışan işçileri eğlendirerek inşaatı geciktirdikleri gerekçesiyle boyunlarının vurulduğu, buna içerleyen Şeyh Küşteri adlı bir ermiş kişinin deriden tasvirlerle bu iki kahramana perdede can verdiği hikâyedir. Bu inanış nedeniyle Karagöz perdesine Küşteri Meydanı da denir.
Özellikle 17. yy.dan sonra yaygınlaşarak Ramazan gecelerinin vazgeçilmez eğlencesi olan oyuna “hayal oyunu”, oynatan ustaya da “hayalci, hayalbaz, Karagözcü” denmiştir.
Karagöz oyunu tuluata (doğaçlama) dayanır. Asıl çatısı belli olan oyunun tüm gidişatı, taklit yeteneği gelişmiş olan Karagözcüye bağlıdır. Oyunun iki asıl kahramanından Karagöz halkın, Hacivat da yarı-aydının temsilcisidir. Diğer kişiler şunlardır:
Çelebi: Kibardır, İstanbul ağzı ile konuşur. Mirasyedi biridir. İyi giyinmeyi, şiir okumayı sever.
Beberuhi: “Altı kulaç” ya da “pisbop” olarak da anılır, çabuk çabuk konuşur, yılışık ve suludur.
Tuzsuz: Adı Tuzsuz Deli Bekir’dir. Kabadayıdır, kaba kuvveti sever, sürekli gözdağı verir.
Zenneler: Oyunun konusuna göre değişen kadın tiplemeleridir. Genelde az konuşurlar.
Çengi: Oyunun sonunda çıkıp oynar. Adı genellikle “çengi kız” veya “Afet”tir.
Bu tiplerin dışında oyunda “Kayserili, Kastamonulu, Karadenizli - Laz, Kürt, Acem, Arap, Arnavut, Rumelili (Muhacir), Yahudi, Frenk-Rum, Ermeni” gibi, imparatorluk mensuplarını temsil eden, o halkların evrensel özelliklerini bünyesinde barındıran tipler de vardır.
Karagöz Oyununun Bölümleri
Mukaddime (Giriş)
Başlangıç kısmıdır. Müzik verilir, Hacivat gelerek perde gazelini okur.
Muhavere (Söyleşme)
Karagöz ile Hacivat, tuhaf bir olay hakkında söyleşirler. Arzbarlar (söylenen lafı yanlış anlama) yaşanır, Karagöz Hacivat’ı döver. Sonra anlatılanın bir düş olduğu anlaşılır.
Fasıl (oyun)
Asıl bölümdür. Diğer kişiler de ortaya çıkar, oyun şekillenir.
Bitiş
Oyun “sürç-i lisan” özrü ile bitirilir. Karagöz ile Hacivat kısa bir söyleşmede bulunur, oyunun “kıssadan hisse”si söylenir, gelecek oyun duyurulur.
2 Meddah Halka hoş öyküler anlatıp insanları eğlendiren, bu arada taklitler de yapan sanatçıya meddah denir. Tek kişilik bir oyundur. Meddah, tüm tiyatro kişilerini kendi varlığında birleştirir, herkesi sesiyle, şivesiyle taklit ederek canlandırır.
Meddah, kahvehane gibi yerlerde, yüksekçe bir yere koyduğu bir sandalyeye oturarak hikâyesini anlatır. Elinde bir baston, omzunda bir mendil vardır. Bütün aksesuarı budur. Mendille terini siler, başörtüsü yapar. Sopayla kapı çalar, tüfek ya da at yapar.İmparatorluğun tüm unsurlarını (Arnavut, Kürt, Laz, Çerkez, Kayserili vb.) başarıyla taklit eden meddahın sanatı da, hikâyenin çatısı hariç, doğaçlamaya dayanır. Sonunda “kıssadan hisse” bildirilir.
3 Orta Oyunu Han ya da kahvehane gibi kapalı yerlerde de oynanmakla birlikte, genel olarak açık yerlerde oynandığından “orta oyunu” adını almış olan bu oyun da sözlü gelenekte yüzyıllarca yaşamıştır. Bir bakıma Karagöz oyununun canlı versiyonu gibidir.
Doğaçlamaya (tuluat) dayanan oyunun oynandığı alana palangı denir. Ev olarak kullanılan bezsiz bir paravandan yapılmış feni dünya ve iş yeri olarak kullanılan iki katlı bir kafesten oluşan dükkâı dışında bir dekoru yoktur. Birkaç da hasır iskemle bulunabilir.Oyunun iki başkahramanından biri olan Kavuklu, okumamış, cahil halkı temsil eder; Karagöz ile özdeştir. Diğer kahraman Pişekâr ise yarı-aydın tipidir ve Hacivat ile özdeştir. Oyunda gülmece, “arzbar” denilen yanlış anlamalara, nüktelere ve gülünç hareketlere dayanır.
Orta oyununda da tıpkı Karagöz oyunundaki gibi tiplerin; çeşitli mesleklerden, yörelerden, etnik kökenlerden insanların taklitleri yapılır. Bunlar arasında “Kayserili, Kastamonulu, Laz, Çerkez, Kürt, Frenk, Yahudi, Arap, Acem” sayılabilir. Kadın kılığına giren erkek oyuncuya zenne denir.
Kavuklu Hamdi ile Pişekâr Küçük İsmail Efendi, bu oyunun önemli ustalarındandır.
Orta Oyununun Bölümleri
Mukaddime (Giriş)
Zurnacı “Pişekâr havası” çalar, Pişekâr gelerek zurnacıyla konuşur. Oyunun adı bildirilir. Sonra zurnacı “Kavuklu havası” çalar, Kavuklu ve “Kavuklu arkası” denilen kişi gelir. Pişekâr’ı görünce korkar ve yere düşerler.
Muhavere (Söyleşme)
Kavuklu ile Pişekâr’ın “arzbar” ve tekerlemelerle süslü konuşmaları yer alır. Kavuklu tuhaf olaylar anlatır, sonra bunun düş olduğu anlaşılır.
Fasıl (Oyun)
Asıl bölümdür. Genellikle Pişekâr’ın Kavuklu’ya iş ya da ev bulması biçiminde gelişen olaylar ve diğer kahramanlarla diyaloglar bu bölümdedir.
Bitiş
Son bölümdür. Pişekâr “sürç-i lisan” için af diler, gelecek oyunun yeri ve zamanı bildirilir.
Ek Bilgi
Köy Seyirlik Oyunları: Kırsal bölgelerde, köylerde görülen, konularını daha çok yöresel yaşamdan alan seyirlik oyunlardır. Kökleri geçmişe dayanır. Hala Anadolu’da düğün, bayram, sünnet gibi kutlu günlerde oynanmaktadır. Oyuncular köy halkından oluşur. Sözlü geleneğe, kalıp sözlere ve doğaçlamaya dayanır. Halk dili kullanılır, argo ve sövgüye yer verilir. Masrafsız, dekorsuz, sahnesiz, perdesiz, basit oyunlardır. “Zenne” denilen kadın kılığına girmiş erkek oyuncu, çoğunlukla başroldedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder