Olay Çevresinde Oluşan Metinler
Destan: Çok eski çağlarda milletlerin başından geçen ve o milletin benliğini derinden sarsan savaş, göç kıtlık gibi olayların anlatıldığı, uzun, manzum kahramanlık hikâyelerine destar denir. Destanlar, oluştukları ırkın özelliklerini ve milli değerlerini anlatan, yücelten, gurur kaynağı eserlerdir. Bir milletin destanları olması için, o milletin çok köklü bir geçmişe sahip olması gerekir.
Destanlarda, gerçek dünya ile hayal dünyası birbirine karışır. Ozanların ağzında söylenip yayılırken, destanı oluşturan asıl olaya mitler karışır; tanrılar, tanrıçalar, olağanüstü kişiler, mucizevi olaylar destanı mitolojik öykülere dönüştürür.
Destanlar “epik” karakterli şiirlerdir. Dili sade ama anlatımı sıfatlarla ve hayal gücünün renkli benzetmeleriyle süslüdür. Her destan, mutlaka bir kahramanın etrafında döner. Bu asıl kahramanın yanında bilge tipi, kutsal tip, mucit tipi gibi başka tipler de mevcuttur.
Dünyada en eski yazılı destan olarak, MÖ 400-2000 yılları arasında Mezopotamya’da yaşamış alan tarihin en eski medeniyetlerinden Sümerlerin Gılgamış Destanı kabul edilir. 12 kil tablete Akad çivi yazısı ile yazılmıştır. Destanda Uruk kralı Gılgamış’ın ölümsüzlüğü arayışı anlatılır. İlginç olan, üç kutsal kitapta da bahsi geçen “Tufan” (İsla- miyette Nuh Tufanı) olayı, çok daha önce bu destanda yer almıştır.
Destanlar ikiye ayrılır:
a) Doğal destan: Tarihin ilk zamanlarında oluşan ve sahibi halk olan anonim destanlara loğal destar denir. Doğal destanlar üç aşamada oluşur:
“Çekirdek” aşamasında destanı yaratan büyük ve sarsıcı olaylar yaşanır.
“Yayılma” aşamasında bu olaylar kulaktan kulağa ve kuşaktan kuşağa aktarılıp olağanüstülüklerle zenginleştirilir.
“Derlenme” aşamasında, o ulusun çok güçlü ve yetenekli bir ozanı çıkar, halk arasında söylenen destan parçalarını derler, toplar, şiir biçiminde yazıya geçirir.
Destanın, derleyicisinin adıyla anılması, bizi şaşırtmamalıdır; o derleyicidir, yaratıcı halktır. İran doğal destanı Şehname için “Firdevsi’nin Şehname’si” denmesi gibi...
Yapma destan: Yaratıcısı bilinen destandır. Bir şairin, toplumu derinden etkileyen bir olayı, destan türünün kurallarına bağlı kalarak şiire dökmesi ile oluşur.
Doğal Türk Destanları (İslamiyetten Önce)
Türk halkları, ilk ana yurt olan Orta Asya'dan itibaren dünya coğrafyası üzerinde çok geniş bir alana yayılmıştır. Türk kültürü de bu tarihi ve coğrafi çok boyutluluğa paralel olarak çeşitlenmiş, zenginleşerek ve farklılaşarak ama ilk kaynaktan gelen ortaklıklarını sürdürerek günümüze ulaşmıştır. Bu çeşitlenmenin sonucunda, Türk destanlarında şöyle bir sınıflandırma oluşmuştur:
a) Altay-Yakut Dönemi
Yaratılış Destanı
Evrenin ve insanın uçsuz bucaksız suyun içinde nasıl yaratıldığını anlatan bu en eski destanımız, Türklerin düşünüş, inanış ve buluşları hakkında bilgi vermektedir. Atalarımızın Şamanist bir görüşle, renkli motiflerle süslediği bu efsane, “masal destan” olarak da halen Altay Türkleri ağzında yaşamaktadır. Hangi Türk boylarında ve ne zaman oluştuğu bilinmemektedir.
Siyenpi Destanı
II. yüzyılda dağılmaya başlayan Hun Devleti’nin yerini alan Siyenpi hanedanının kaynağına dair bu destan, Çin arşivlerinde yer almaktadır. Siyenpilerin kahraman hükümdarı Tan-şe-hoay’ın olağanüstü hayatını anlatır. Destan, bu haliyle bugünkü Altay Türkleri arasında yaşamaktadır.
b) Saka Dönemi
Alp Er Tunga Destanı
Alp Er Tunga, Saka İmparatorluğu’nun en parlak dönemini yaratan kahraman hakan, Firdevsi’nin Şehnamesinde “Afrasyab” olarak geçer. Pers hükümdarlarından Keyhüs- rev, Alp Er Tunga’yı Altay boylarına kadar izledikten sonra, Azerbaycan’da hileyle öldürür. (MÖ 624) Yerine İmparatoriçe Tomris geçer. Bu büyük kahramanın yaşamının anlatıldığı sanılan destan, şimdiye kadar ele geçmemiştir. Alp Er Tunga’nın ölüm sagusu, Divanü Lügati’t Türk’tedir.
Şu Destanı
Sakaların ikinci büyük destanıdır. İskender’in Batı Türkistan’a doğru yürümesi üzerine (MÖ 330- 327) Türk hükümdarı Şu’nun (Çu) doğuya (Çin) çekilişi, iki tarafın öncü güçlerinin çarpışması, İskender’in çekilmesinden sonra Şu’nun Balasagun’a dönüp Şu şehrini kurması anlatılır. Destanın aslı elimizde yoktur. Konusunu yine Divanü Lügati’t Türk’ten öğreniyoruz.
c) Hun Dönemi
Oğuz Kağan Destanı
Büyük Hun hakanı Mete’nin yaşamı (MÖ 2. yy.) ile özdeşleşen destanda, Oğuz Kağan adlı yiğidin doğuşu, kahramanlıkları, 25 krallığı kendi bayrağı altında toplayışı, evlilikleri, çocuklarının oluşu, kurduğu büyük Hun İmparatorluğunu ölmeden önce çocukları arasında paylaştırışı anlatılır. Uygurca bir nüshası, Paris Ulusal Kitaplığındadır.
Attila Destanı
5. yüzyılda Avrupa topraklarında devlet kuran Batı Hunlarının hükümdarı Attila’nın fetihlerini anlatır. Attila, Tanrı’nın gönderdiği yere saplı kılıcı bulur ve yenilmez bir savaşçı olur. Batıkların ona "Tanrı’nın Kılıcı” demeleri bundandır. AvrupalIlar, kendi zalim ve adaletsiz yöneticilerini yenip cezalandırdığı için ona “Tanrı’nın Kırbacı” da demişlerdir.
d) Göktürk Dönemi
Bozkurt Destanı
Göktürklerin dişi bir bozkurttan türedikleri anlatılır. Türk totem tanrısı olan Bozkurt’tan ilk Göktürk hakanı Asena’nın doğduğuna inanılır. Destanın konusunu Çin kaynaklarından öğreniyoruz.
Ergenekon Destanı
Hileyle yenilip çok büyük kısmı yok edilen Göktürklerin, “Ergenekon” adını verdikleri bir gizli vadide 400 yıl yaşayıp çoğalışları, sonra demir bir dağı eriterek boz yeleli bir kurdun önderliğinde oradan çıkışları ve düşmanlarını yenerek öç alışları anlatılır.
e) Uygur Dönemi
Türeyiş Destanı
Türk hükümdarının iki kızının, erkek bir tanrı-bozkurt ile evlenmeleri ve onlardan Türk kavminin türediğini anlatan Uygur destanıdır. Bozkurt, Göktürklerde “ana”, Uygurlarda ise “baba”dır.
Göç Destanı
Uygur Türklerinin ulusal birliğini koruyan tılsım bozulunca yurtlarını bırakarak güneybatıya doğru nasıl göçtüklerini anlatır. Dokuz Oğuz-On Uygurların, Kırgızlara yenildikten sonra Moğolistan’dan güneye, Doğu Türkistan’a göçlerinden (MS 840) izler bulunmaktadır.
Mani Dininin Kabulü Destanı
Destan-menkıbe arası bir söylencedir. (Menkıbe: Din büyüklerinin veya ünlü kişilerin hayatlarını birtakım olağanüstülüklerle işleyen hikâye.) Uygurların hakanı Bögü (Buğu) Kağan zamanında Manihaizmi din olarak kabul etmeleri anlatılır.
Doğal Türk Destanları (İslamiyetten Sonra)
Satuk Buğra Han Destanı
Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han, 10. yüzyılda İslamiyeti resmen devlet dini olarak kabul etmiştir. Destanda, bu hükümdarın İslamiyeti kabul etme ve yayma mücadelesi olağanüstülüklerle zenginleştirilerek anlatılmaktadır.
Manas Destanı
Müslüman Kırgızların İslamiyeti kabul etmesi ve onun yayılması için yaptıkları savaşları anlatır. Destanda Manas’ın doğumu, üstün özellikleri yüceltilir.
Cengiz Han Destanı (Cengizname)
Oğuz ve Uygur hakanları üzerine söylenen menkıbelerin, Moğol istilasından sonra “Cengiz”in adı çevresinde 12-14. yy.larda gelişmesinden doğmuştur.
Timur Destanı
Moğol kültüründe gelişen bir destandır. Destanda Moğol hükümdarı Aksak Timur’un savaşları, diğer milletlerle ilişkileri anlatılmaktadır.
Ediğe Destanı
Altınordu Hanlığının Umurlular tarafından 15. yüzyılda yıkılışı ve bu süreçte Ediğe Mirza Bahadır’ın devleti ayakta tutmak için verdiği mücadele anlatılmaktadır.
Seyit Battal Gazi Destanı
Seyit Battal Abdullah, Emevilerin S. yy.da Bizans’a karşı yaptıkları savaşlarda ün kazanmış bir destan kahramanıdır.
Danişmend Gazi Destanı
Anadolu’nun Müslüman Türklerin hâkimiyetine girmesi hakkında yazılmış halk destanıdır. Danişmend Gazi ve Melik Gazi’nin kahramanlıklarını, gazalarını anlatan, Battalna- me tarzında yazılmış olan Danişmendname’nin ne zaman ve kimin tarafından yazıldığı kesin olarak bilinmemektedir.
Köroğlu Destanı
Türk, Altay, Anadolu ve Azeri efsanelerinde ve halk öykülerinde yer alan bir destandır. Ruşen Ali’nin (Köroğlu) ve babası Koca (Seyis) Yusuf’un Bolu Beyi ile olan mücadelelerini ele alır. Kahramanı, 16. yüzyılda yaşamış halk ozanı Köroğlu’dur.
Yapma Türk Destanları
Genç Osman Destanı
Kayıkçı Kul Mustafa
Üç Şehitler Destanı
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Çakırın Destanı
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Şeyh Bedrettin Destanı
Nazım Hikmet
Kuvâyi Milliye Destanı
Nazım Hikmet
İstanbul Fetih Destanı
Cahit Tanyol
Çanakkale Şehitlerine
Mehmet Akif Ersoy
Dünyaca Ünlü Yabancı Destanlar
Doğal
Sümer - Gılgamış, Yunan - ilyada ve Odysseia (derleyen Homeros), İran - Şehname (derleyen Firdevsi), Fin - Kalevala (derleyen Lönrot), Hint - Ramayana ve Mahab- harata, Alman - Nibelungen, Rus - İgor, İngiliz - Beowulf, Fransız - Chanson de Reland, İspanyol - Le Cid, Japon - Şinto
Yapma
Latin - Aeneis (yazan Vergilius), İtalyan - Çılgın Orlando (yazan Ariosto), İlahi Komedya (yazan Dante), Kurtarılmış Kudüs (yazan Tasso), İngiliz - Kaybolmuş Cennet (yazan Milton), Fransız - Henriade (yazan Voltaire)
I. Demir
II. Altın yay
III. Işık
IV. Ağaç
Yukarıdaki mitolojik öğelerden Türk destanlarında yer alanlar aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?
A) I ve II B) I ve IV
C) II ve III D) 1,11 ve IV
E) I, II, III ve IV
Türk destanlarında “ışık” kutsal bir öneme sahiptir. Büyük kahramanların bazıları, bu kahramanların ana veya eşleri bir parlak ışıktan doğar. Destanlarımızda “ağaç” motifi, üç anlamda semboldür: Sığınak (oba), ana ya da ata, devlet. Destanlarda “demir” gibi madenlerden sıkça bahsedilmesi, eski Türklerin sadece savaşçı değil, savaş aracı yapmakta da usta olduklarını göstermektedir. Üstelik tüm madenler Türkçe adlarıyla yer alır destanlarda; bu da eskiden beri demir vb. madenleri işlediklerini gösterir. “Altın yay” gibi silahlar da sıkça yer alan motiflerdendir ve bu semboller, sadece savaşçılığı değil, Türk ulusunun üstünlüğünü ve hukuku sembolize eder. Kısacası, soruda verilen tüm öğeler, destanlarımızda yer almaktadır.
Yanıt: E
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder