15-19. YÜZYIL MUTASAVVIF ŞAİRLER
Kaygusuz Abdal (14-15. yy.)
Alanya Beyi’nin oğludur ama zenginliği reddedip dervişliği yeğlemiştir. Yunus Emre’nln İzinden yürüyen ozan, şiirlerinde ham sofularla İnce İnce alay eder. Heceyle yazdığı şathlyye tarzı şiirleriyle tanınmış bir ozandır ama aruzla yazdığı şiirleri de vardır. Asıl önemi, halkın diliyle yazdığı nefeslerde görülür. Kendinin ve halkın durumunu alaylı bir tarzda dile getiren bir ozandır. Bazen coşar, bilinçaltını anlamsızlığa varan bir tutumla şathiyelerine döker. Divan\ dışında Gülistan, Dolapname, Budalaname, Vücutname, Dilgüşa, Sarayname adlı eserleri vardır.
Seyyit Nesimi (14-15. yy.)
Azeri asıllı Türkmenlerdendir. Halep’te Hallacı Mansur’un düşüncelerinin iz sürücüsü olduğu için ve şiirlerinde fikirlerini cesurca dile getirdiğinden kâfir sayılıp derisi yüzülerek öldürülmüştür. Şair, Hurufi’dir. Başlıca eserleri Türkçe ve Farsça D/Varf lardır. Tuyuğları meşhurdur.
Hacı Bayram Veli (14-15. yy.)
Türkçe şiirler söyleyen ozan AnkaralIdır ve “Bayramilik” tarikatının kurucusudur. Halkın evliya kabul ettiği sanatçı, Yunus Emre etkisindeki ilahilerini sade bir Türkçeyle yazmıştır.
Eşrefoğlu Rumi (14-15. yy.)
Hacı Bayram Veli’nin hem öğrencisi hem damadıdır. Yunus Emre etkisinde yazdığı ilahilerinden oluşan bir Divari\, tasavvufi içerikli nesir bir eser olan Müzekki’n Nüfudu vardır.
Pir Sultan Abdal (16. yy.)
Alevi-Bektaşi şiirinin en güçlü ismidir. Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Banaz köyündendir. İyi bir eğitim görmüş olmasına rağmen divan şiirinden hiç etkilenmemiş, halk şiirini ustaca kullanmıştır. Sadece tasavvuf konulu yazmamış; aşk, doğa, köy yaşamı, siyasal eleştiri konularında da şiir söylemiştir. Bir ayaklanmaya öncülük ettiği gerekçesiyle idam edilen şairin koşma, semai ve nefesleri meşhurdur.
Aziz Mahmut Hüdayi (16-17. yy.)
Kendisi gibi AnkaralI olan Hacı Bayram Veli’nin kurduğu “Bayramilik” tarikatının devamı niteliğinde olan "Celvetilik” tarikatının kurucusudur. Tasavvufi şiirlerini hem hece hem de aruzla yazmıştır. Manzum-mensur birçok eseri ve bir Divartı vardır.
Niyazi-i Mısri (17. yy.)
Asıl adı Mehmet olup MalatyalIdır. Eğitimini Mısır’da yaptığından “Mısri” mahlasını kullanır. İnişli çıkışlı hayatında iki kez Limni Adası’na sürülmüş, orada da ölmüştür. Hal- vetiye tarikatına mensup usta bir şairdir. Hem hece hem da aruzla yazdığı, ilahi aşkı işlediği şiirleri ile Türkçe ve Arapça düzyazılarından oluşan on ciltten fazla eseri vardır.
Erzurumlu İbrahim Hakkı (18. yy.)
“Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler.” sözünün sahibidir. Birçok eseri içinde en meşhuru, ansiklopedik nitelikli Marifetnamdd\r. Âlim bir kişidir. Din ve tasavvuf konusunda derin bilgisinin yanı sıra sosyoloji ve fen alanlarında da çalışmalar yapmıştır. Eserlerinde insan ve Allah sevgisi önde gelir.
Esrar Dede (18. yy.)
Asıl adı Mehmet'tir. Son büyük divan şairi Şeyh Galip'in öğrencisi ve yakın dostudur. Mevlevi olan şair, çok iyi bir eğitim görmüş; Arapça ve Frasça dışında Rumca, Latince ve İtalyanca öğrenmiştir. Dile olan ilgisini, Lügat-i Tilyan adlı Türkçe-İtalyanca sözlük yazmasından anlıyoruz. Şiirlerinde Mevlana'ya ve mevleviliğe olan sevgisine sık sık yer vermiştir. Yalın bir şiir dili vardır. Şiirlerini topladığı bir Divarfi vardır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder